“Ceylan bu mahremdir bak sonra yırt. Ben manevi bir ihtara binaen bir pusula Feyzi’ye yazdım. Sen onu gördün mü? Sen anla ki o ne ile meşguldür. Bir cevap vermedi. Başka şeyleri yazdı. Bir mecmua ile Nurları neşredeceğiz diye manasız bir şeyler yazdı. Sakın şemsi gibi (Vaiz Şemsettin Yeşil) nurları tağyir etmesin.”
"Hiçbir maksada ve hiçbir cereyana âlet olmayan ve ihlasın tam esası üzerine giden Risale-i Nur böyle müşevveş maksadlara âlet yapmak büyük zarardır, kıymetini sukut ettirir, diye Üstadımızın
rızası olmadan size haber veriyoruz."
Gayr-i Münteşir
(Mahremdir. İkinci ihtarın bizim tarafımızdan bir izahıdır.)
Üstadımızın mektubunda Risale-i Nur’un
kıymetini düşürmeye bir hâdise, Üstadın ifşasına rızası olmadan bera-yı malûmat siz kardeşlerimize haber veriyoruz.
Aldığımız habere göre Üstad’a kendini dost gösteren birisi, aleyhimizdeki siyasî bazı adamlarla Nur’a dair görüşmesi neticesinde, Nur’un hem parlak kıymetinden maddî istifade edip
halka satmakla paraca istifade etmek, hem kendi eseri ve kendi yazdığı gibi hiç Nur ismini vermeyerek ve Nur’un mesleğine muhalif kendi mesleğine âlet
etmek ve hususî efkârını Nurlara karıştırmak suretinde yeni harfle İstanbul’da neşrine başlamış.
Hattâ bu işi tam başa çıkarmak ve bu çalması tam anlaşılmamak için bazı siyasîleri vasıta yapıp Nazif’i yeni harflerle yazmamak için tevkife sebebiyet vermiş. Hiçbir maksada ve
hiçbir cereyana âlet olmayan ve ihlasın tam esası üzerine giden Risale-i Nur böyle müşevveş maksadlara âlet yapmak büyük zarardır, kıymetini sukut ettirir, diye Üstadımızın rızası olmadan size
haber veriyoruz.
Üstadımız böyle şeyleri hissettiği vakit derdi ki: “İstanbul’da Şefik, Gönen’li Hâfız Mehmed ve eski talebesi Mehmed Mihri ve Hacı Bekir gibi Barla’lı dostlar, hususan Tahirî’nin akrabasından
Hacı Nazif ve matbaacı Aziz ve Yeşil Şemsi gibi Nur’un dostları var. İnşâallah bu çeşit çalmalarla Nur’un kıymetine bir sû’-i kasd gelmez” diyordu. Fakat şimdi Üstad’ın bu hüsn-ü zannı,
hapis arkadaşları olan Şefik, Şemsi, Gönen’li sükûtuyla ve başkaların aldırmamasıyla hüsn-ü zannı kırılabilir. Bu çalmalara karşı şaşaa etmeden oradaki hakikî şakirdler gizlice
anlasınlar, Nur’un hangi risalelerini yeni hurufa çevirmişler, o adama da bildirmesinler.
Eğer o adam Nur hesabına neşrediyorum, benim eserim değil, Nur’un parçasıdır. Başlarında Risale-i Nur ismi yazılsın. Yoksa kanunen bu nevi çalmak memnu’dur. Sahibinin izni
gerektir. Sahibi ise Nur’un has şakirdleridir. Zâten Üstad, hakkını onlara bırakmaz.Hem orada kendi namlarına neşrettiği aynı parçaları orada Nur şakirdleri bir makine ile yeni harfle ve aynı
parçaları bir mecmua suretinde çıkarsınlar, tâ bir bulantı vermesinler.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Çok kusurlu Nur şakirdlerinden Emirdağ
Hayri ve Mustafa
***
( Hatt-ı Kur'ân Emirdağ-1 Mektubları'ndan )