MÜCAHEDE OLMAZSA TERAKKİYAT OLMAZ

 

Hulusi Ağabey Risale-i Nurla ve Üstad Hazretleriyle Eğirdir Dağ Komando Okulunda Yüzbaşı olarak vazife yaparken 1929 da tanışmış, fakat kısa süre sonra Eğirdir’den tayini çıkmıştır. İşte bu mektup tayin olduğu yerde iken Üstadla haberleşmelerinden bir tanesidir ve gayr-ı münteşirdir. Hazreti Üstad mühim bir hizmet kaidesini ders vermektedir. Şöyle ki: 

 

“Aziz, sıddık, muhlis kardeşim!

Sana Yirmialtıncı Mektub’un dört mebhasını birden gönderdim. Kendi nüshamdır. Sen benden ziyade lâyıksın. Senin ki kayboldu, benimki onun yerine geçsin. Fakat müsvedde halindedir, kusura bakma.

Kardeşim! Bazı dakika olur ki, az amel çok sayılır. Bir neferin müdhiş bir zamanda bir saat nöbeti bir sene hükmünde olduğu gibi, inşâallah Hulusi’nin de Nurlara nöbetdarlık saatleri o nevidendir. Mâşâallah Hakkı Efendi’nin yerinde orada bir Fethi Bey’i buldun. 

İş kemiyette değil, keyfiyete bakılır. Bazan bir, yüze mukabildir. Hem kardeşim, Kurban Bayramından tâ şuhur-u selaseye kadar o zaman atalette dünya gafletiyle derd-i maişet belasiyle insanları sersem ediyor. O müddet zarfında fütur ve lâkaydlık herhalde olacak. Az bir hizmet de yazda çoktur. Hem bilirsin ki insanın terakkiyatı şeytanlarla mücahededen ileri gelir. Mücahede olmazsa terakkiyat olmaz. Sana hücum edenler ne kadar çoğalsa, sana o kadar kârdır. Zaten biz netice ile mükellef değiliz, hizmetle mükellefiz. Netice ve muvaffakiyet ise, Cenab-ı Hakk’ın işidir. Onun işine karışmamalıyız.

 

Başta Fethi Bey, Sözler’le alâkadar olanlara selâm ve dua ederiz. Başta Sabri bütün kardeşler size selâm ve dua ederler.

Kardeşiniz

Said Nursî

(Gayr-ı Münteşir 288/1)