RİSALE-İ NURDA ŞİDDETLİTAHKİR VE MUHALEFET ÖRNEKLERİ

 Şiddetli tahkire lâyık olanlara karşı kullanılan şu ifadelerin muhatablarına müsamaha göstermenin ve müsamahayı herkese teşmil etmenin taşıyacağı manayı anlamak gerek. Bediüzzaman Hazretleri diyor ki:

 

«1338’de Ankara’ya gittim. İslâm ordusunun Yunan’a galebesinden neş’e alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içinde, gayet müdhiş bir zendeka fikri, içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için dessasane çalıştığını gördüm. Eyvah dedim, bu ejderha imanın erkânına ilişecek! O vakit, şu âyet-i kerime bedahet derecesinde vücud ve vahdaniyeti ifham ettiği cihetle ondan istimdad edip, o zendekanın başını dağıtacak derecede Kur’an-ı Hakîm’den alınan kuvvetli bir bürhanı, Arabî risalesinde yazdım. Ankara’da, Yeni Gün Matbaası’nda tab’ettirmiştim.» (Lem’alar sh:177)

 

 

İşte dinsizliğini gizleyerek müslümanlar arasına sokulan ve zâhiren müslüman görünen bu cereyana karşı, iman esaslarının isbatının lüzumunu gören Bediüzzaman Hazretleri’nin yazdığı Tabiat Risalesi’ndeki bazı şiddetli ifadeleri görelim. Şöyle ki:

 

«Bu risalenin sebeb-i te’lifi; gayet mütecavizane ve gayet çirkin bir tarz ile hakaik-i imaniyeyi tezyif edip, bozulmuş aklı yetişmediği şeye hurafe deyip, dinsizliği tabiata bağlayarak, Kur’ana hücum edilmesidir. O hücum ise, şiddetli bir hiddeti (kalbe) kaleme verdi ki, şiddetli ve galiz tokatları o mülhidlere ve haktan yüz çeviren bâtıl mezheblilere yedirdi. Yoksa Risale-i Nur’un mesleği, nezihane ve nazikane ve kavl-i leyyindir.» (Lem’alar sh:176)

 

«Ey ahmak-ul humakadan tahammuk etmiş sarhoş ahmak! Başını tabiat bataklığından çıkar, arkana bak; zerrattan, seyyarata kadar bütün mevcudat, ayrı ayrı lisanlarla şehadet ettikleri ve parmaklarıyla işaret ettikleri bir Sâni’-i Zülcelal’i gör.» (Lem’alar sh:185)

 

İşte bu hurafeyi ve hadsiz muhalatı netice veren bu mefkûreyi taşıyanların eşekliklerine bakarak, yüzlerine tükürerek, der: Bu suubetli ve müşkilâtlı acib muhalatın, nasıl sühuletli vücuda inkılab ettiği hakkındaki suale hakikatlı ve gayet makul bir cevab verilmiştir.

Lemalar - 406

 

 

«Evet o küfür; ahmakane, sarhoşane, divanece bir hezeyandır.» (Lem’alar sh:179)

 

«Eşek muzaaf bir eşekliğe girse, sonra insan olsa, “Bu fikri kabul etmem” diye kaçacaktır.» (Lem’alar sh:178)

 

«İşte sen de anla! Bu öyle bir fikirdir ki; senin zerratın adedince muhalat ve hurafeler, içinde bulunuyor. Ey muannid muattıl! Sen de utan, bu dalaletten vazgeç!» (Lem’alar sh:181)

 

«Hâlık-ı Kâinat’ın san’atını, mevhum, ehemmiyetsiz, şuursuz bir tabiata veren insan, elbette yüz defa hayvandan daha hayvan, daha şuursuz olduğunu gösterir.» (Lem’alar sh:182)

 

Evet «Tabiiyyunların fikr-i küfrîleri, ne derece daire-i akıldan hariç saptığını kıyas et. Ve tabiatı mûcid zanneden insan suretindeki ahmak sarhoşlar “mütefennin ve akıllıyız” diye dava ettikleri halde, akıl ve fenden ne kadar uzak düştüklerini ve mümteni’ ve hiçbir cihetle mümkün olmayan bir hurafeyi kendilerine meslek ittihaz ettiklerini gör, gül ve tükür!» (Lem’alar sh:183)

 

«İşte kâinatı dolduran bu yüksek sesleri ve kuvvetli şehadetleri işitmeyen ve kulak vermeyen, ne derece sağır ve ahmak ve cani olduğu elbette anladınız.» (Şualar sh:603)

 

«Ecnebilerin tagutlarıyla ve fünun-u tabiiyeleriyle dalalete gidenlere ve onları körükörüne taklid edip ittiba edenlere binler nefrin ve teessüfler!» (Lem’alar sh:120)

 

«İşte muzır kâfirler ve kâfirlerin yolunda giden sefihler, Cenab-ı Hakk’ın hayvanatından bir nevi habislerdir ki, Fâtır-ı Hakîm onları dünyanın imareti için halketmiştir. Mü’min ibadına ettiği nimetlerin derecelerini bildirmek için, onları bir vâhid-i kıyasî yapıp, akibetinde müstehak oldukları Cehennem’e teslim eder.» (Lem’alar sh:121)

 

Acaba kendine müslüman diyen bir adam, dünyanın bir menfaati için, bir günde elli kelime Firengî lügatından taallüm ettiği halde; elli senede ve her günde elli defa tekrar ettiği Sübhanallah ve Elhamdülillah ve Lâ ilahe İllallah ve Allahü Ekber gibi mukaddes kelimeleri öğrenmezse, elli defa hayvandan daha aşağı düşmez mi? Böyle hayvanlar için, bu kelimat-ı mukaddese tercüme ve tahrif edilmez ve tehcir edilmezler!

Mektubat ( 434 )

 

Muin-i zalimîn dünyada erbab-ı denaettir

 

Köpektir zevk alan, sayyad-ı bîinsafa hizmetten.

 

Evet; bazıları yılanlık ediyor, bazıları köpeklik ediyor.

 

Mektubat ( 362 )

 

 

Risale-i Nur Külliyatı'ndan çok az aldığımız mezkûr şiddetli ifadeler, herkese müsamaha göstermek yolunu açmak istemekle istikamet-i şer’iyeyi aşanların hareketlerini nakzediyor.

 

 

'Musamahada ölçü' Derlemesinden alınmıştır

 

 

Download
MÜSAMAHADA ÖLÇÜ.doc
Microsoft Word Dokument 252.0 KB