Konu ile ilgili VİDEOLAR


3. BASKI (!) DİYANET İŞARAT-ÜL İCAZ'DA TAHRİFLER

Aralarında meşhur Yazar Ümit Simşeğinde bulunduğu Diyanet Baskısı İşarat-ul İ‘cazın „son okuyucuları“ İhsan Kasım Salihi, Said Yüce ve Muhammed Özdemir içinde kendi isimleri geçen Kitabı çok dikkatli okumamışlar herhalde. Daha evvel belgelediğimiz ilk baskıdaki Tahrifat örneklerini Muhsin Demirele ulaştırdığımız halde 3. Baskıda hala fahiş hatalar mevcuddur.

BU KİTAB BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN KİTABI DEĞİLDİR;

İÇİNE İSİMLERİNİZİ YAZDIĞINIZ GİBİ; KAPAĞINADA KENDİ İSİMLERİNİZİ YAZINIZ.

 

Diyanetten ise, 60 Senedir İşarat-ul İ‘cazı neşreden ve bu vazifeyle bizzat Üstadımız tarafından muvazzaf kılınan muhterem Ağabeylerimizin neşrettikleri gibi (ENVAR) neşretmesini istiyoruz. 


 

Alttaki Tahrif örnekleri gösteriyor ki,

 

1.) Iddia edildiği gibi, Osmanlıca nüsha yine (!) esas alınmamıştır.

 

2.) Diyanet Baskısı  İşarat-ul İ‘caza  "SON OKUYUCULAR" olarak Kitabın içine ismen girenler (Ümit Simşek, Said Yüce, Ihsan Kasım Salihi, Muhammed Özdemir) vazifelerini pek ciddi yapmamışlar.


 

                              TAHRİF ÖRNEKLERİ

Bu atıflara dibnotlara kim karar veriyor; kim seçiyor ? 

 

Kur'andaki îcazlı olan i'cazı, kısa ve veciz olarak beyan eden bu tefsiri sönük, kör bir fikirle tercüme etmek, Abdülmecid'in işi değildir.

İşarat-ül İ'caz ( 212 )

 

Abdulmecid ağabeyin tercümesi Üstad Hzlerinin tashihinden gecmiştir. Ve 60 senedir VARİS ve VEKİLLER tarafından İşarat-ul İ`cazı tab edilmiştir.

Burada tam bir algı oyunu yapılıyor. Böyle bir atıfla Risaleler tam ve tekmil değil mesajı veriliyor (subliminal)

çünkü kitablara kalem karıştırmak için fetva böyle çıkacak. „Eserler zaten tekmil değil, biz düzeltiriz“ tarzında.

Bu kitab Üstad Bediüzzaman (!) adıyla çıkıyor ve onun eseri içinde doğrusunu MUHTEMELEN (!) kaydı ile göstermeye kalkan adamlar kimdir belli değil.

Bu çok büyük bir edebsizliktir; Üstadımızın eserinde güya eğrisini tesbit et doğrusunu göster tarzında kalem oynatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur...

Abdulmecid abinin tercümesinde zaten başta kayıtlar var; tam ve mukemmel bir tarzda bu eserin tercümesi muhal zaten; ve üstadımız bu tercümeyi tercih etmiş tashih etmiş; daha hodfuruşluk etmeye kimin

ne hakkı var ? 




 

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 244:

...Sonra müsebbebatın esbabla zahirde bağlı olduğuna binaen havada münteşir olan buhar-i maiden bulular teşekkül ederler.

****Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz ;

 

...Sonra müsebbebatın esbabla zahirde bağlı olduğuna binaen havada münteşir olan buhar-i maiden izn-i ilahiyle bulular teşekkül ederler.

 

 

„izn-i ilahiyle“  Kelimesini çıkarmak, tevhidî bir mânayı şirk haline getirir.

‘Felsefeye temas eden bazı cümleler, "Mürur-u zamanla kabuk bağlamış, sonra toprağa inkılab etmiş, sonra nebatat husule gelmiş, sonra hayvanat vücuda gelmiş" gibi tabirler, icad ve hilkat-i İlahî noktasında felsefîdir ki, Risale-i Nur'un san'at ve icad-ı İlahî cihetindeki beyanatına münasib düşmüyor. (Emirdağ Lahikası-1 176)’



 

DİB baskısı İşarat-ül İ'cazda ayetin meali metinin içine (!) ilave edilmiş. BU Risale-i Nuru TAHRİFDİR.

BU tahrifin Kaynağı Yeni Asya nüshasıdır ! 

 

Takdir-i kelam "radun kasifun" ,"berkun hafizun" dir, yahud Ra’d ve Berkin nekre ve mechuliyetlerini ifade içindir.. 

(İşarat-ül İ'caz, S. 182 Osmanlıca ENVAR )

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yeni Asya baskısındaki Tahrif DİB baskısında devam ediyor !  Üstelik Diyanet ayetten alınan Kelimeleri arabça verirken,YENİ ASYA latince tab etmekle katmerli TAHRİFE imza atmış.

O halde

DİB baskısını ifsad eden bizzat YENİ ASYACILAR ve NESİLCİLER dir....!!!

Diyanetteki bir takım Vazifedarlarla kitabın içine HULUL etmişler...

 

 

BU oyuna gelmiyeceğiz ! çünkü elimizde original Risale-i Nur var !!!

 

 



 

 

Böyle bir dipnot (!) hem nazarları teferruata çevirir, hem bulandırmak, şüphelendirmek ve nazarları zulmetli evham sahasanına çekmekten  baska hiç bir işe yaramaz.

 



 

 

Atıf ve dipnotları kim neye göre yapıyor? hem buradaki atıfda „Sözler S.321-2“ denmiş. Bu ne demek .Yani Sözler sahife 321 ve 322 mi demek, yada sahife 321 paragraf ikimi demektir.





 

Başlık ilave edilmiştir.

 

 

Bu da mı KALEM KARISTIRMAK değil?

 

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 614:

Ey arkadaş! Birinci cümlede جَمِيعًا , ikinci cümlede ثُمَّ , üçüncü cümlede سَبْعَ kelimeleri için bir tahkikat lâzımdır.   BIRINCI MESELE O tahkikatı, altı noktada izah edeceğiz:

İşarat-ül İ'caz ( 185

 

***Envar İşarat-ül İ’caz 185:

Ey arkadaş! Birinci cümlede جَمِيعًا , ikinci cümlede ثُمَّ , üçüncü cümlede سَبْعَ kelimeleri için bir tahkikat lâzımdır.O tahkikatı, altı noktada izah edeceğiz:

İşarat-ül İ'caz ( 185 )




DİYANET İŞARAT-ÜL İCAZ'DA DEĞİŞTİRME VE TAHRİFLER

DİYANET BASKISI TAHRİFAT MİSALLERİ 

Kısa bir fasıl :

Diyanet İşleri Başkanlıgının Üstadımızn arzusu üzerine Risale-i Nur'ları neşr etmesi hepimizin mesud olacagı iftihar edeceği bir hadisedir.
Fakat malesef; kitabın Neşriyat kaidelerinin dışında ayniyet ve asliyetine mudahale edecek tarzda kör niyetle  yapılan tasarrufları malum zihniyetlerin ve bir takım hodfruşların ilave ve kalem karıştırmalarını görünce sevincimiz kursagımızda kaldı.

Kitabın ilk prototip baskısında bazı fotograflar ile meseleden Nurcuları haberdar etmeye ve umum baskıya geçince bu gibi kalem karıştırmalara mani olmaya çalıştık.Zaten diyanetin tarzı ve uygulaması katiyyen üstadımızın  tasvib;tercih;tashih ve tahkikinden geçen İşaratül İcaz'a benzememektedir.Sol sayfa türkçe tercüme; sağ sayfada ise Arabi orjinal metin yer almaktadır.Kitaba 70 sayfadan ziyade önsöz adı altında bir ekleme ve dipnot; atıf notları bazı şahısların isimleri gibi çok ilaveler  yapılmıştır.Münafıklar bahsini yeni yazıya geçirmeyen ve  İslam harfleri ile basan üstadımızın kati ve değişmez tarzının dışında Diyanet şahsi görüşü ile munafıklar bahsinide yeni yazı ile kitabın içine koymuştur.

Bu gibi tasarruflar üstadımızın saglıgındada kendisine sorulmuş ve açık bir dille red edilmiştir.Ehli bunun yüzlerce delilini bilir.

Bu itibarla : 

Çünki ifadelerim başkasına benzemiyor. Bir harfin ve bazan bir noktanın yanlışıyla bir mes'ele değişir, mana bozulur. 
Şualar ( 486 )

diye buyuran;  bizlere ehemmiyetli bir hakikati ihtar eden Üstadımızın mesleginini muhafaza ile yukumlu his eden; Nur neşriyat kaidelerini bilip kalem ve parmak karıştırmalara karşı dikkatli ;ayniyet ve asliyeti mudafada şuurlu bir Nur Talebesi aşagıdaki çalışmayı gönderdiler.

Nur'un ümmi ve gizli kahramanı idi. 
Emirdağ Lahikası-2 ( 53 )

Cümlesine masadak olan bu çalışmayı ilgili kitabı sayfa numaraları ile  ve Envar Neşriyat mehaz alınmak suretiyle paylaşıyorum.

Allah ondan razı olsun 

Kitabın 2015 Ocak ayında  2. basım diye adlandırılan baskısında ise şu not konmuş :

Diyanet kitabın 2. baskısında bir takım düzenlemelere gittigini beyan ediyor; bazı kısımları tashih ettiği görülüyor.

Alttaki Tahrifleri burada nesretmemizin bir sebebei..YENI ASYANIN Tahrifli Münafiklar Bahsiin mehaz olarak alindigini belgelemek. 

Şimdi gelelim Mukayeseye

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 392;

Allahın belasına maruz kaldılar.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 175;

Allahın belasına muhat ve maruz kaldılar

 Muhat kelimesi çıkarılmış mana düşmüş.

***YENİASYA İşarat-ül İ’caz 133

En nihayet haybet ve hüsrana uğrayarak her taraftan Allah’ın belasına maruz kaldılar. 

***Nesil-Söz Basım 184

En nihayet haybet ve hüsrana uğrayarak her taraftan Allah’ın belasına maruz kaldılar. 

________________

***Diyanet 274:

Bu iki ayet münafıkların cinayetlerini hikaye ettiği gibi onlara hem irşad hem nasihat vazifesini de görüyor.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 127:

Evet bu ayet münafıkların cinayetlerini hikaye ettikleri gibi onlara nasihat ve irşad vazifesini de görüyorlar.

***YENİASYA İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 98

Bu iki ayet münafıkların cinayetlerini hikaye ettiği gibi, onlara hem nasihat, hem irşad vazifesini de görüyor.

______________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 274:

Halis bir imana davet edildikleri zaman onların enaniyeti cahiliyeti…

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 128:

Halis bir imana davet edildikleri zaman enaniyeti cahiliyeleri heyacana gelir.

*** yENİASYA İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 98;

halis bir imana davet edildikleri zaman, onların enaniyet-i cahiliyeleri heyecana gelerek  -3- deyip gurur ve inatlarında ısrar ettiler ve "Davamız haktır ve bizler hak üzereyiz" diye batıl ve inatçıların adeti gibi batıl davalarını hak ve cehaletlerini ilim iddia ettiler.

-----------------------------------

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 274:

…deyip guru ve inatlarında ısrar ettiler ve davamız haktır ve…

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 128:

Gurur ve inatlarına ısrar etmekle ve davamız haktır ve biz hak …

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 98

Gurur ve inatlarında ısrar ettiler ve "Davamız haktır ve bizler hak üzereyiz" ...

________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 274:

Çünkü onların nifakla kalpleri fesada uğramıştır.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 128:

Çünkü nifakla kalpleri fesada uğramıştır.

“Onların ”zamirinin eklenmesi ile ayetin ifade ettiği genel mana,“Onlara”sınırlandırılmış oluyor.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 98

çünkü onların nifakla kalpleri fesada uğramıştır. 

________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 274:

Binaenaleyh onların kalplerinin fasid olmasından temerrüd ve inadı….

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 128:

Binaenaleyh kalplerinin fasid olmasından temerrüd ve inadı…

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 98

Binaenaleyh, onlar kalblerinin fasid olmasından temerrüt ve inat ediyorlar. 

_____________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 274:

Biz divaneler değiliz nasıl sefihler gibi olacağız diye bir mana çıkar.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 128:

Biz divane değiliz nasıl sefihler gibi olacağız gibi bir mana çıkar.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 98

Biz divaneler değiliz, nasıl sefihler gibi olacağız?"diye bir mana çıkar. 

____________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 276:

Cümlesiyle onlara iade etmekle…

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 128:

Cümlesiyle ifade etmek…

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 99

cümlesiyle onlara iade etmekle kendilerine yutturmuştur.

_________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 276:

Beynennas teşhir edilmekle sefahatin…

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 128:

Beynennas teşhir etmekle sefahatin kendisine münhasır olduğunu ilan etmektir.

İkinci cümlede Kur’an onları teşhir ediyor. Edilmek…cümlesiyle Kur’an teşhir edilmeleri,gereğini ifade ediyor.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 99

beynennas teşhir edilmekle sefahetin kendisine münhasır olduğunu ilan etmektir.

_______________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 276:

Bu ayetin ifade ettiği cümlelerin eczası arasında bulunan irtibata gelelim.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 129:

Eczası arasında bulunan vech-i irtibat …

Cümle tamamen değişmiştir.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 99

Bu ayetin ihtiva ettiği cümlelerin eczası arasında bulunan irtibata gelelim

_________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 276:

Bir numune bir örnek gösterilmiştir ki,onlara ittiba ederek…

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 129:

Onaittiba ederek…

 Ayete ittiba kastedilirken,çoğul ek kullanılmış ki,sanki ittiba kişilere olacak gibi bir mana verilmiş.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 99

Bir nümune, bir örnek gösterilmiştir ki, onlara ittiba ederek ihlaslı bir imana gelsinler.

_____________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 276:

Anlaşılıyor ki…

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 129:

Anlaşılır ki…

Neden fiil sigası değiştirilmiş.?

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 100

anlaşılıyor ki,

______________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 278:

Bizlernasihatleri kabul etmiyoruz .

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 129:

Biz nasihatleri kabul etmiyoruz.

“Bizler ”ferdi –bireysel olarak kabul etmeyenler topluluğu

“Biz “Şahs-ı manevinin kabul etmemesinden,kabul etmiyorlar. Şahs-ı manevi kastedilir.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 100

"Bizler nasihatleri kabul etmiyoruz. 

---------------------------

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 278:

Sanki onlar istifham ile …

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 130:

Sanki istifham ile…

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 100

Sanki onlar istifham ile nasihat edene soruyorlar

_______________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 278:

Evet birisine nasihat yapan adam evvela nefsine müracaat eder ( Nefsine müracaat eden nasihat yapan adam),sonra arkadaşları ile konuşur. Sonra nasihat ettiğine döner.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 130:

Birisine nasihat yapılır iken o adam,evvela nefsine müracaat eder ( Nasihat edilen adam). Sonra arkadaşları ile konuşur,sonra nasihat edene döner,( çok açık nefsine müracaat edenin nasihat edilen olduğu gösterilmiş) yaptığı müracaatların neticesini ona söyler.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 100

Evet, birisine nasihat yapan adam evvela nefsine müracaat eder, sonra arkadaşlarıyla konuşur. 

___________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 278:

Onlarınher birisi bir kavmin sefihidir.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 131:

Her biri bir kavmin sefihidir.

“Onlar “zamiri eklenince bu mananın sadece onlara ait olduğunu ifade eder.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 101

Onların her birisi bir kavmin sefihidirler.

_______________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 278:

O kamil müminlerin tecviz ettiği kıyasta birkaç işaret vardır.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 131:

Onların tecviz etmediği kıyasta bir kaç işaret vardır.

Badıllı tercümesi 198;

İşte onların bu (batıl) davalarındaki kıyasta kıyas-ı maal- farıkla

Bir fark vardır (haşiye)

Haşiye:Bu kıyastaki fark şöyle olabilir:Münafıklar kendilerini zengin ve rütbe sahibi havas zannedip;karşılarındaki mü’minleri ise fakir,zelil ve perişan addetmeleridir. Halbuki kaziyye ise,hakikat olarak tam bunun aksidir ki metin de izahı yapılmıştır.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 101

O kamil mü’minlerin tecviz ettiği kıyasta birkaç işaret vardır: 

_____________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 278:

“Bu fakir ve kıymetten sukut eden mü’minler gibi değiliz”gibi başka bir manayı izharetmişlerdir.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 131:

“Bu fakir ve kıymetten sukut eden mü’minler gibi değiliz “gibi başka bir manayı izmar etmişlerdir.

? Lügat manasıyla,izmar;hafi remiz,kalbde manayı gizlemek demektir. İzmar kelimesi,izhar gibi açık açık söylemek manasıyla değiştirilmiş.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 100

"Bu fakir ve kıymetten sukut eden mü’minler gibi değiliz"gibi başka bir manayı izharetmişlerdir. 

_____________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 278:

Kamil zannettiğiniz mü’minler nazarımızda zelil ve fakir bir cemaattir. Onların her birisi bir kavmin sefihidirler.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 131:

Kamil zannettiğiniz mü’minler nazarımızda zelil,fakir bir cemaattir. Her birisi bir kavmin sefihidir.

Sefihidir –olarak tekil- müfred kullanıldığı zaman münafık kavimlerin başında bir tek şahıs o kavmin,o münafık kavmin sefihidir anlamı verir.

Sefihidirler- dediğimiz zaman baştaki o kavmin sefihi münafıkların lideri gizlenmiş,ferdlere dağılmış olur.

Yani münafık kavmin,grubun hepsi sefih,bunların lideri de bunların sefihi manası ancak tekil zikrettiğiniz zaman mümkün olur. Çoğul yapmakla sefih kavimlerin sefihini gizlemiş olursunuz.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 101

"Kamil zannettiğiniz mü’minler, nazarımızda zelil ve fakir bir cemaattır. Onların herbirisi bir kavmin sefihidirler." O kamil mü’minlerin tecviz ettiği kıyasta birkaç işaret vardır: 

__________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 281- 282;

يَعْلَمُونَ لَا gibi ayetlerin sonunda zikredilen ….. gibi cümlelerle islamiyetin akıl,hikmet…

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 131:

…gibi ayetlerin sonunda zikredilen ….. gibi cümleler ile islamiyetin akıl,hikmet,mantık üzerine müesses olduğuna işarettir ki,her bir aklı selim kabul etmek şanındandır.

Aklı selim kabul etmek şanındandır cümlesinde,ayetin tefsiri olarak akıl islamiyeti kabul eder manası vardır.

Diyanetin baskısında ise “aklı selimin kabul etmesi islamiyetin şanındandır “olarak değiştirilerek hem ayetin aklı nazara veren manasından uzaklaşılmış hem üstadın ifadesi bozulmuştur.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 101

İkincisi:  La ya'lemun gibi, ayetlerin sonunda zikredilen .. gibi cümlelerle, İslamiyetin akıl, hikmet ve mantık üzerine müesses olduğuna işaret etmiştir ki, İslamiyeti herbir akl-ı selimin kabul etmesi, İslamiyetin şanındandır. 

_____________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 288;

İhtiyarlarıyla ve arzularıyla tevessül ettikleri için …

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 137:

Yani onlar ihtiyarlarıyla ve arzularıyla tevessül etmekle sanki lisan-ı hal ile dalaletin talebinde bulunmuştur.

“Tevessül etmekle dalaletin talebinde bulunmak “eklenerek tevessül ettikleri için “edilmiş”cümlesi şeklinde ifade,dalalet ve tuğyanı intaç eden fiilin dalalet talebinin ta kendisi olduğu manası bozulmuş.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 101

su-i ihtiyarlarıyla ve arzularıyla tevessül ettikleri için, sanki lisan-ı halleriyle dalaletin talebinde bulunmuşlardır..

___________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 294;

Cenab-ı Hakkın mukabelede bulunması mü’minlerin teşvikine ve terahhumlarına işaret olduğu…

****Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 142:

Cenab-ı Hakkın mü’minlerin teşrif ve terahhumlarına işaret olunduğu…

Teşrif kelimesiyle mü’minler şerflendirilir manası,teşvik kelimesi ile değiştirilerek anlamsızlaştırılmış

---------------------------------

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 294;

Bir tarzda devam eden bir elemin tesiri gittikçe azalır.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 142:

Zira bir çeşitüzerine devam eden elemin tesiri gittikçe azalır.

 Elemin tesirinin gittikçe azalmasının sebebi tarz değil elem çeşidinin aynı olmasıdır.

Envarda çeşit kelimesi tarz kelimesi ile değiştirilmiş.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 101

Zira bir tarzda devam eden bir elemin tesiri gittikçe azalır; tazelendikçe tesiri çok olur.

_______________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 298;

Halbuki sizlersaadete bedel lezaiz-i faniye ve manafii alınıyor.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 142:

Halbuki saadete bedel lezaiz-i faniye ve menafii cüz’iyeyi alıyorsunuz.

“Sizler”zamirinin eklenmesi ile umumi mana daraltılmış .

Lezaiz-i faniye ve menafi-i cüz’iyeyi alanların bütünüdahil edilerek mana tanımlanmış.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 101

 Halbuki sizler saadete bedel, lezaiz-i faniye ve menafi-i dünyeviyeyi alıyorsunuz. 

_________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 366:

Böyle bir zulmete düşen…

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 157:

Böyle bir zulmet musibetine düçar olan bir adam..

Bu münafıkların zulmete kendileri ihtiyarları ile tercihleri ile girdikleri önceden ifade edildi.Düçar olmak bunu ifade eder.

Zulmete düşmek kelimesi ise bunu ifade etmez.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 120

Böyle bir zulmete düşen bir adam, evvelen kendisini kurtaracak bir sese kulak verir, etrafı dinler.

________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 366:

Titredikçebatar..

****Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 157;

Depreştikçebatar..

 Batmanın sebebi değiştirilmiş titremek korkuyu ifade eder. Halbuki bataklığa batmanın sebebi depreşmek,hareket etmek bir şeyler yapmak,aktivite anlamlarına gelir.

Titremek bunları ifade etmez.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 120

Bataklığa düşen adam gibi titredikçe batar. Battıkça zulmette kalır. 

-----------------

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 366:

Kur’anın kendilerini irşad etmesine mani olmuştur. Cümlesi ilave olunmuştur.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 120

Kur’an’ın kendilerini irşad etmesine mani olmuştur.

__________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 372:

Vahşetle ihata edilmiş..

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 160;

Vahşetle abluka edilmiş..

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 122

Ve vahşetle ihata edilmiş

______________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 372:

Dehşetli hadisatıyla tehdit edici belalarıyla boğucu …

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 160;

Belalarıyla tehdit edici hadisatıyla nara atıcı…

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 122

dehşetli hadisatıyla tehdit edici, şedaidiyle sıkıcı bir şekilde görür.

_______

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 376:

Zulmet zulumat alemi tekrar dirilir,o vasi meydanı tekrar kaplar ..

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 163;

Zulmet alemi dirilir meydan-ı haşre gelir

Haşir meydanı kelimesi çıkarılmış.

*** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 124

 Ve ani olarak berkin ölümüyle de zulümat alemi tekrar dirilir, o vasi meydanı tekrar kaplar.

___________

**Diyanet İşarat-ül İ’caz 378;

Bu kadar tazipler

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 165;

Yahubu kadar tazipler

Hitap çıkarılarak hitap makamı fevt edilmiş.

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 125

suale geldi ve dedi: "Bu kadar tazipler altında ezilmektense, birden bire ölüp gitmeleri veyahut bütün bütün sağır ve kör olmaları daha iyi değil midir?" diye sordu. 

______________________

**Diyanet İşarat-ül İ’caz 392;

Allahın belasına maruz kaldılar.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 175;

Allahın belasına muhat ve maruz kaldılar

Muhat kelimesi çıkarılmış mana düşmüş.

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 133

En nihayet haybet ve hüsrana uğrayarak her taraftan Allah’ın belasına maruz kaldılar. 

______________________________

**Diyanet İşarat-ül İ’caz 394;

Onlarıngözlerinin şuaından o şekilleri alıp götürüyor.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 177;

Gözün şuaından o şekilleri kaptırıyor.

 Bu değişiklik nifakın fıtrat üzerindeki tesirinin anlatımını bozuyor.

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 133

 onlarıngözlerinin şuasından o şekilleri alıp götürüyor.

_______________________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 396;

Fikren zulmeti düşünmediklerini ..

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 179;

Fikirlerini zulmeti getirmediklerine …

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 136

fikren zulmeti düşünmediklerine, ancak aleddevam ziya için bir fırsat beklerlerken, birden bire zulmetin hücumuna maruz kaldıklarına işarettir. 

___________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 396;

Kör

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 179;

Körlük

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 136

gösterdikleri körlük şiddetinden,

-------------

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 398;

Sonra,evvelki cümlelere atfeden و harfi,esbabın perdesi altında tasarruf eden ve bütün esbap ve illetler üzerinde murakebe eden bu kudretin,ancak nazar-ı hikmet olduğuna işarettir.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 180;

Sonra evvelki cümlelere atfeden و

Harfi esbabın perdesi altında tasarruf eden ve bütün esbab ve illetler üzerinde murakabe eden bu kudretin,ancak nazarı hikmet olduğuna işarettir.

Kudretin esbab ve illet üzerine tasarrufu,hikmetinde bu tasarruf göstermek olduğu gizlenmiş.

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 137

Sonra, evvelki cümlelere atfeden   harfi, esbabın perdesi altında tasarruf eden ve bütün esbap ve illetler üzerinde murakebe eden bu kudretin, ancak nazar-ı hikmet olduğuna işarettir. 

___________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 400;

Muayyen bir mevkiye çıkar emr-i ilahiye intizaren orada durur.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 182;

Muayyen bir mevkiye sevk edilir .

 Çıkmak durmak esbaba verilmiş. Envar da tercüme ise bunun kudret tarafından bir sevk edilme manasını gösteriyor. Esbab anlatılırken tercüme hatası esbabı fiil sahibi göstermiş.

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 138

muayyen bir mevkie çıkar, emr-i İlahiyeye intizaren orada durur. 

_____________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 400;

Evvela bu cümle münafıkların ve yolcuları istila eden dehşetin hakikat olduğuna bir fezleke bir hülasadır.

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 182;

Evet evvela bu cümle münafık ve yolcuları istila eden dehşetin tahkiki için bir fezleke ve bir hülasadır.

Tahkik meselede derinleşme,derinliğindeki esasları ortaya çıkarma fiilidir. Ayetin yaptığı budur. Bunun hakikat ifadesi aynı manayı göstermez.

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 138

Evvela, bu cümle münafıkları ve yolcuları istila eden dehşetin hakikat olduğuna bir fezleke ve bir hülasadır.

______________________

***Diyanet İşarat-ül İ’caz 366;

…vaziyetlerini bildirir

***Envar Osmanlıca İşarat-ül İ’caz 157;

Her iki tarafdan haber verir ve şanlarını bildirir…

Şan lügat manası tabiat;huy,adet,hal,keyfiyet,şöhret,şan,ün,nam,mahiyet .

 Vaziyet kelimesi bu manaları tazammum etmez.

**** Yeniasya İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 119

her iki taraftan haber verir, vaziyetlerini bildirir, ayna gibi hallerini gösterir.

 

 

 

 Diyanetin açıklaması :

Basın Açıklaması

Kimi basın ve yayın organlarında 31.07.2014 tarihli olarak “Diyanet'in Risale-i Nur'u tahrif ettiği iddia edildi” başlıklı bir haber yer almıştır.Bahse konu haberde Başkanlığımız tarafından neşre hazırlanarak Ocak 2014 tarihinde birinci baskısı tamamlanmış olan Bediüzzaman Said Nursî’nin İşârâtü’l-İ’câz fî Mezânni’l-İcâz adlı Kur’ân tefsirinden “Münafıklarla ilgili” kısımların çıkarıldığına dair çeşitli iddialar dile getirilmektedir.Bahse konu bölüm Başkanlığımız İşârâtü’l-İ’câz baskısının 240-402. Sayfaları arasında orijinalinde olduğu gibi aynen yer almaktadır. Bu bölümün çıkarılması gibi bir durum söz konusu olmadığı gibi eserin tamamı Arapça ve Osmanlıca orijinal el yazması ilk nüshalar karşılaştırılarak ve titiz bir karşılaştırma ile yayına hazırlanmıştır. Müellifin ve mütercimin hayatta iken eser üzerinde yaptıkları tüm tasarruflar dikkate alınmış ve Diyanet baskısı bu çerçevede eserin orijinaline sadık kalınarak hazırlanmıştır.Dolayısıyla İşârâtü’l-İ’câz eseri üzerinde, eserin herhangi bir bölümünde herhangi bir değişiklikte bulunma; kelime, cümle ya da bölüm çıkarma veya ilave etme vs. gibi müellifin ve okuyucuların hak ve hukukuna tecavüz edecek herhangi bir tasarrufta bulunulmamıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kaynak : Diyanet Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

Diyanetin  2. basım diye adlandırılan baskısında ise şu not konmuş :

 

 


Bu kitab ise Ankara 3. baskı 2014 diye görünüyor. 


 

Bu ve benzeri kalem karıştırmalar ve Üstadımızın varislerinin 60 küsür sene asla Yeni Huruf ile neşr etmedigi ve İslam Harfleriyle neşr ettiği munafıklar bahsinin üzerindeki oynamalar duracağa benzemiyor.Bir kaç misal daha var uzun tutmaması için yukardaki delillerle iktifa edildi.

             KALEM KARIŞTIRANLAR LÜTFEN ADLARINI YAZSINLAR

DİB 3. baskıdaki Orjinal ENVAR nüshalarıyla 1.2.3. baskıdaki kimi yerlerdeki farklılıkların sebebi hakkında bir abim mesaj attı ve şu açıklamada bulundu :

Diyanet Üstadın nazarından ve tashihinden geçmemiş gibi; Abdülmecid Abinin Asıl tercümesindeki bazı yerleri hatalı bulup KALEM KARIŞTIRMIŞ durumda.

Haliyle mevcud ENVAR neşriyatın İşaratül İcaz 'ı ile DİB baskı arasında bazı farklılıklar olacak.

Böylelikle merhum Badıllı agabeyin çok kere ihtar ettigi TAHRİFAT teranesi ve asli metine gölge düşürmelerle algı oyunlarıyla ve varis vekilleri techil ile suçlamaya yönelik sinsi üfürmeler tecelli etmiş olacak.

Bizlere abi düşmanı falan filan diye iftiralarla  saldıranlar DİB baskı ve asli metindeki oynamalara destek vererek bizzat varisleri suçlamış oluyorlar.

Zira bizzat Üstadımızın nazarından ve tashihinden geçen nüshaları varis vekiller basmışlardır 60 senedir bu böyledir.

Vazifelerini tam bir sadakatle ifa etmişlerdir.

Hatalı neşriyat DİB baskıdır.

Diyanet tam yetkili olduğu için burası yanlış tercüme edilmiş bahanesi ile güya düzeltecek ve ıslah ediyorum diyecek aslında ASLİYET ve AYNİYETE yönelik ciddi bir kuşkuyu uyandıracak.

Vakıflar malesef olayın vahametinin farkında degildir.

Not : Bu Münafıklar bahsi ve Kalem oynatmalarla ilgili yeni bir bilgi yahud DİB'den bir açıklama gelirse TİTİZ bir şekilde onuda nazara vereceğim.

Şu an için görülen Üç farklı baskıda Üç farklı metin basmış bulunuyorlar.