Ramazan Risaleside Nurları „Sahteleştirenleri“ tokatlıyor... -1-

 

 

 

Sahteciler EN BÜYÜK SOFRAYIve ONA icabet emrini tanımıyorlar

Oruc tutsalar ne olacak??

 

 

 

Nasıl "Elhamdülillah" gibi bir lafz-ı Kur'anî okunduğu zaman dağın kulağı olan mağarasını doldurduğu gibi; aynı lafz, sineğin küçücük kulakçığına da tamamen yerleşir. Aynen öyle de: Kur'anın manaları, dağ gibi akılları işba' ettiği gibi, sinek gibi küçücük basit akılları dahi aynı sözlerle talim eder, tatmin eder.

 

Zira KUR’AN, BÜTÜN INS Ü CINNIN BÜTÜN TABAKALARINI

IMANA DAVET EDER .

 

Hem UMUMUNA imanın ulûmunu talim eder, isbat eder.

 

Demek Kur'an-ı Kerim, öyle bir maide-i Semaviyedir ki; binler muhtelif tabakada olan efkâr ve ukûl ve kulûb ve ervah, o SOFRADAN gıdalarını buluyorlar, müştehiyatını alıyorlar.

Sözler ( 390 - 391 )

 

Kur'andan tereşşuh eden Risale-i Nur dahi böyle birSOFRADIR.

 

Risale-i Nur; bütün tabakat-ı beşere hem medrese, hem mekteb, hem kışla, hem hekîm, hem hâkim olarak, en âmî avamdan en ehass-ı havassa kadar ders verip, talim ve terbiye etmesi bizce meşhuddur.» (Kastamonu Lahikasın sh:70) 

 

 

Risale-i Nur hususi bir ilm-i Kur'anî SOFRASIDIR

 

Hem insaniyeti verdi; o insaniyet ile o nimet-i vücud manevî ve maddî âlemlerde inkişaf ederek insana mahsus duygularla o geniş SOFRALARDAN istifade yolunu açtı. …Hem hususî olarak bir ilm-i Kur'anî ve hikmet-i imaniye verdi.

Şualar ( 68 )

 

Bu asrın insanı BU SOFRAYAdavet edilmiştir. Kiyamete yakın Kurani sofraya„Buyurun“emri gelmiştir! Ya icabet edersiniz.. etmezseniz insan ismine layık değilsiniz !!!

 

Cenab-ı Hak zemin yüzünü bir  SOFRA-i nimet suretinde halkettiği ve bütün enva'-ı nimeti o sofrada مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُbir tarzda o sofraya dizdiği cihetle, kemal-i rububiyetini ve rahmaniyet ve rahîmiyetini o vaziyetle ifade ediyor. ….

Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezelî'nin ziyafetine davet edilmiş bir surette akşama yakın "Buyurunuz" emrini bekliyorlar gibi bir tavr-ı ubudiyetkârane göstermeleri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli rahmaniyete karşı, vüs'atli ve azametli ve intizamlı bir ubudiyetle mukabele ediyorlar.

 

Acaba böyle ulvî ubudiyete ve şeref-i keramete İŞTİRAK ETMEYEN İNSANLAR İNSANİSMİNE LAYIK MIDIRLAR?

Mektubat ( 399 )

 

 

 

 

 

Ramazan Risaleside Nurları „Sahteleştirenleri“ tokatlıyor... -2-

 

İkinci Nükte: Ramazan-ı Mübareğin savmı, Cenab-ı Hakk'ın nimetlerinin şükrüne baktığı cihetle, çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Birinci Söz'de denildiği gibi, bir padişahın matbahından bir tablacının getirdiği taamlar bir fiat ister…..

 

Halbuki Mün'im-i Hakikî, o esbabdan hadsiz derecede O NİMET vasıtasıyla şükre lâyıktır.

İşte ona teşekkür etmek;

 

·        nimetleri doğrudan doğruya ondan bilmek,

·        o nimetlerin kıymetini takdir etmek

·        ve o nimetlere kendi ihtiyacını hissetmekle olur.

Mektubat ( 399 )

 

 

Bu âhirzamanın fitnesinden eski zamandan beri bütün ümmet istiaze etmesi cihetinden, hem o fitnelerin savletinden mü'minlerin imanlarını kurtarması noktasından (Risale-i Nur bu zamanda en büyük NİMETTİR.)

Mektubat ( 466 )

 

 

Risale-i Nur nimetine nasıl şükür gösterilir ?

 

·        o nimeti doğrudan doğruya ondan bilmek, (yani Risale-i Nurun ilham olduğunu bilmekle)

 

„Risale-i Nur, Kur'anın tefsiri olduğu cihetle, vahy-i semavî olan Kur'anın semavî ve ilhamî bir tefsiri.“

Sikke-i Tasdik-i Gaybi ( 26 )

Sahteleştirmekle bunu inkâr ettiniz!!

 

 

 

·        nimetlerin kıymetini takdir etmek

 

“Risale-i Nur'dan -kıymetini anlayan hiç bir ferd- ne bahasına olursa olsun, ayrılmaz.”

Şualar ( 547 )

 

“Risale-i Nur ise, Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın semavî ve kudsî hakaikının tereşşuhatı olmak hasebiyle, o yüksek eserlerdeki kıymet, doğrudan doğruya Kur'ana aittir.”

İşarat-ül İ'caz ( 225 )

Sahteleştirmekle BU kıymeti inkâr ettiniz!!

 

 

 

·        ve o nimetlere kendi ihtiyacını hissetmekle olur.

 

“Kalbimdeki o büyük ihtiyacı Risale-i Nur eserlerinin karşıladığını hissettim.”

Şualar ( 546 )

 

“Ulûm-u imaniye, hususan doğrudan doğruya ihtiyaca binaen ve yaralarına devaen Kur'an-ı Hakîm'in esrarından manevî ilâçlar alınsa ve tecrübe edilse; elbette o ulûm-u imaniye ve o edviye-i ruhaniye, ihtiyacını hissedenlere ve ciddî ihlas ile istimal edenlere yeter, kâfi gelir.

Mektubat ( 358 )

 

Risalelere kanaat etmeyip onları sahteleştirdiğiniz için Risale-i Nur nimetini  tekzib ve inkâr ile reddettiniz!!

 

 

Şükürsüzlük hiç tekzib ve inkâr olurmu??

 

Olur!

 

..Furkan-ı Hakîm'de gayet ehemmiyetle şükre davet eder. Ve şükür etmemekliği, nimetleri TEKZİB ve İNKAR suretinde gösterip فَبِاَىِّ آلاَءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ fermanıyla, Sure-i Rahman'da şiddetli ve dehşetli bir surette otuzbir defa şu âyetle tehdid ediyor. Şükürsüzlüğün, bir tekzib ve inkâr olduğunu gösteriyor.

Mektubat ( 364 )

 

 

Mektubat ( 399 )

 

Nurlar gibi en azim nimete şükürsüzlükle mukabele eden Sahteciler ve taraftarları Risale-i Nurları tahrifden sonra oruç tutsa ne olur??

 

çünkü … Ramazan-ı Şerif'teki oruç, hakikî ve hâlis, azametli ve umumî bir şükrün anahtarıdır.

Mektubat ( 399 )

 

 

 

 

 

Ramazan Risaleside Nurları „Sahteleştirenleri“ tokatlıyor………3

 

Oruç vesilesiyle mü’mine idrak ettirilen nedir?

 

…Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elîm ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez. Bu cihette insaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır. …

Mektubat ( 400 )

 

Risale-i Nurları sahteleştirenler güya yeni yetişen nesile şefkat ettiklerinden dolayı bunu yapıyorlar..

 

İşte bizim yapmaya çalıştığımız, onu bugüne kadar keşfedemeyenlerin de istifadesi için onların da anlayabilecekleri bir metin haline getirmekten ibarettir. (Ufuk Yayin)

 

Allaha arinmis demeklemi ?

 

Tahrif edilmis Lem’alar (sf. 374)

 …mekândan münezzeh, mukaddes, ARINMIŞ, yüce Zat-ı Zülcelâl’in varlığının vücûbiyetine, mukaddesliğine ve kusurlardan uzaklığına uygun düşmeyen tasavvurlara ve bâtıl telkinlere yol açar.

 

ASLI (Lem’alar sf. 273)

“…tahayyüzden mukaddes, münezzeh, müberra, muallâ olan Zât-ı Zülcelal'in vücub-u vücuduna ve tekaddüs ve tenezzühüne muvafık düşmeyen tasavvurata sebebiyet verir ve telkinat-ı bâtılaya medar olur.”

 

Arınmış: Kirlerinden temizlenmiş

Müberra: Beri’, müstesna, fenalıktan uzak kalmış, münezzeh, pâk

(A.Yeğin Lûgatı)

“Arınmış” kelimesinin, “Zat-ı Mukaddes”, “Allah-ı Zülcelâl” hakkında kullanılması ASLA caiz olmaz. İman gider!

Çünkü arınmış vasfı (daha önce kirlenmiş sonra temizlenip arınmış şeklinde) öncesine işaret eder. Müberra sıfatının yerine kullanılamaz.

 

 

Hem okullarınızda …Müslüman olmayı düşünen insanlara (Afrikalı çocuklar) “Müslüman olmanıza gerek yok, İslam zor dindir, hem sizinki de hak din, en iyisi siz kendi dininizde kalın da bir de namaz gibi zorluklarla karşılaşıp ahirete namaz borcuyla gitmeyin” demeklemi onlara şefkat ediyorsunuz;

 

 

Teessür ve ızdırab karşısında kalbden bir parça kopsa idi, bir genç dinsiz olmuş haberi karşısında o kalbin atom zerratı adedince paramparça olması lâzım gelir.                                                                                             Şualar ( 550 - 551 )

 

BU sahte Kitablarla ve yanlış fetvalarınızla genclerin imansız olmasına hizmet ediyorsunuz!

 

Heyhat! Nerede millete şefkat, nerede millet yolunda fedakârlık?

Mektubat ( 327 )

 

 

 

 

 

Ramazan Risaleside Nurları „Sahteleştirenleri“ tokatlıyor -4-

 

Dördüncü Nükte: Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telakki eder. Hattâ mevhum bir rububiyet ve keyfemayeşa hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise; bütün bütün gasıbane, hırsızcasına nimet-i İlahiyeyi hayvan gibi yutar.

 

 

 

Ahirzamanda en büyüknimet-i İlahiye nedir?

 

“İşte bu Kur’an-ı Azîmüşşan’ın hakikî ve kuvvetli bir tefsiri olan Risale-i Nur; bu asırda bu vatanda bu millete, yirmi seneden beri tesirini göstermiş büyük bir nimet-i İlahiye ve sönmez bir mu’cize-i Kur’aniyedir." (Ş: 376)

 

Sahteleştirmekle o Firavunlaşmıs nefislerinizle, bu nimet-i İlahiyeyi gasıbane , hırsızcasına hayvan gibi yutmaya calıştınız..

 

 

 

İşte Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki: Kendisi mâlik değil, memluktür; hür değil, abddir. Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.

 

Mektubat ( 400 )

 

 

Ey Risale-i Nuru sahtelestirenler ve taraftarları “Orucda” elinizi suya uzatmatmasanız ne olacak?

 

Siz âb-ı hayat ve ayn-ı rahmet olan Risale-i Nura kirli ellerinizi uzattınız:

 

 

Risale-i Nur kâinata, baharın feyzini veren bir âb-ı hayat ve ayn-ı rahmet ve mahz-ı hakikat ve bir gülzar-ı gülistandır.

 

Emirdağ Lahikası-1 ( 97 )

 

 

 

BUNUN bedeli ne olur?

 

Risale-in Nur Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın taht-ı tasarrufunda olduğundan, ona uzanan ve ilişmek isteyen her el kırılır ve her dil kurur.

Sikke-i Tasdik-i Gaybi ( 267 )

 

 

 

 

Ramazan Risaleside Nurları „Sahteleştirenleri“ tokatlıyor -5-