Risale-i Nur’u tamir ettiklerini söyleyenlere, hakikatlıbir Sille-i te’dib

 

 

Esselamu aleykum muhterem kardeşlerimiz;

 

Hizmet adını verdikleri muhtelif faaliyetlere karşı yapılan iftiralara cevap verdiklerini iddia eden iftiralar.org adlı malum site, takib etmiş olduğu politikayla bizzat iftiraların menşei ve menbaı haline geldi. Bizler, sürekli aldatıcı ve cerbezelerle hakikatları çarpıtıcı yayınlar yapan bu sitenin iftiralarına cevap yazmaya yetişemiyoruz. Bir konudaki iftirasına yanıt hazırlarken bakıyoruz ki, bu iftira tavuğu site yeni ve taptaze bir iftira daha yumurtlamışve ilgili kara yumurtasını büyük bir yaygara ile çevresindekilere neşrediyor.


Bu site editörleri, kendi hareketlerini haklıçıkartacak yazılar yazalım diye çırpınırken, gün geçtikçe daha da fazla dibe batıyorlar.

Bu yazımızda iftiralar.org sitesinde dün yani 01.05.2013 tarihinde yayınlanan ve Risale-i Nur’un sadeleştirilerek tahrif edilmesiyle alakalıbir konuda, sözde kendilerini büyük bir zafer kazanmış gibi göstermeye çalıştıkları, Merdiven İftirası Miraçtan Yuvarlandı şeklinde acaib bir başlık verdikleri yazılarında, Risale-i Nur ve onun Müellifi Üstad Bediüzzaman Hazretlerine öyle büyük bir terbiyesizlikte bulundular ki, bu güne kadar böyle edepsiz bir sözü Risale-i Nur’un amansız düşmanlarıdahi ağızlarına alamamışlardı. Aşağıda linkini verdiğimiz bu yazıda iftiralar.org sitesinin yapmış olduğu ve bu güne kadar bir emsali görülmemişderecede büyük terbiyesizliğigösteren ifadeleri okuyabilirsiniz.

 

http://iftiralar.org/gonulluler-hareketine-atilan-iftiralar/1734-merdiven-iftirasi-miractan-yuvarlandi.html

 

Biz buraya ilgili yazıda yer alan ve okuyanların tüğlerini ürperten dehşetli bölümü alıntılıyoruz.

 

“Daha önce sitemizde Risale-i Nurların sadeleştirmesi konusunda yapılan hizmetlerin amacını niyetini hikmetini beyan etmiştik ve bu hizmetin bir tahrip değil bir tamir olduğunu bir ihtiyaç olduğunu bir hizmet olduğunu açıkça beyan etmiş ve makbuliyetine dair gerekçeleri göstermiştik.”

 

Evet sözde Risale-i Nur’a hizmet ettiklerini söyleyen ve Risale-i Nur’a karşı girişilen iftiralara cevaplar verdiklerini iddia eden iftiralar.org adlı bu sitede, hiç utanıp sıkılmadan kendilerinin Risale-i Nur’un tamir edilebilmesi istikametinde çaba gösterdiklerini yazabildiler. Bu tahrifatçı taife, ilgili sözleriyle birlikte, Risale-i Nur’u sadeleştirme adı altında girişilen dehşetli tahrifat ihanetini, ellerindeki tüm yayın organları ve maddi kuvvetleri istimal ederek bu kadar hararetle müdafaa ve neşretmelerinin hakiki sebebini ağızlarından kaçırmış oldular. Fakat artık mızrak çuvala sığmıyor ve senelerdir masum görünüşlü maskeler altında gizlenen gerçek yüzler birer birer gün yüzüne çıkıyor.


Risale-i Nur’un lisanının ağırlığı yüzünden anlaşılamadığı ve sadeleştirilerek herkesin kolayca anlayabileceği bir hale getirildiği şeklinde efkar-ıumumiyeye neşrettikleri görüşler, meğer bu taifenin hakiki emel ve arzularının tamamını yansıtmıyormuş. Baklayı ağızlarından çıkartarak sitelerinde dile getirdikleri bu ifadeleriyle birlikte, Risale-i Nur’u sadece sadeleştirmek değil, üstelik bir de tamir ediyorlarmış. Sanırız tamir fiilinin ne anlama geldiğini burada uzun uzun açıklamaya gerek yoktur. Ancak bozuk ve zararlı olan bir şeyin tamire ihtiyacıolduğunu çocuklar dahi anlayabileceğine göre, sizlerden soruyoruz, bu tamir faaliyetinizle birlikte Risale-i Nur’un bozuk ve düzeltilmesi gereken hangi bölümlerini tamir ettiniz? Söyleyin bizler de öğrenelim.

 

Biz sizlere, “Risale-i Nur’u sadeleştirme tahrifatınızdan artık vazgeçin” dedikçe, sizlerin “bizler Risale-i Nur’u tahrif etmiyoruz, bilakis tamir ediyoruz” diye cevab vermeniz, ister istemez Bakara Suresinin başlarında geçen şu ayet-i kerime mealini hatırımıza getiriyor.


“Kendilerine, "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın," denildiğinde "Bizler sadece düzeltenleriz," derler.”

 

Pekala iddia ettiğiniz bu düzeltme ve tamir etme faaliyetiniz kapsamında, sahteleştirdiğiniz Lem’alar kitabında, Cenab-ı Hak için kullanılan Müberra sıfatını beğenmeyip, yerine arınmış yazarak bu şekilde bir tamir mi yaptınız?

Yoksa sahteleştirmiş olduğunuz Sözler kitabınızda, “güneş belli, tek bir varlık iken şeffaf şeyler vasıtasıyla öyle geniş bir tesire sahip olur ki, yeryüzünü ışığıyla, akisleriyle doldurur.” Cümlesini yazarak, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin orijinal ifadesi olan, “öyle bir külli hükmüne geçer ki” şeklindeki bölümü tamir mi etmiş oldunuz?

 

Vermiş olduğumuz bu iki adet misalin ilkinde Cenab-ı Hak hakkında, kirlerinden temizlenerek arınmış ifadesini kullanmakla nasıl bir tamir yaptığınızı düşünüyorsunuz? Bu fiiliniz tamirin tam tersine büyük bir tahrif ve tahribdir ve okuyanların imanlarını kaybetmelerine vesile olabilecek azim bir cinayettir.

Vermiş olduğumuz ikinci misalde de, Cenab-ı Hakk’ın yaratmış olduğu camid bir mahluku olan güneşi, geniş bir tesir sahibi olarak göstermek, imani mes’eleler üzerinde ne derece bozulmuş bir zihniyetin tamir anlayışıdır böyle? Tevhid ifadelerini şirke çevirmek suretiyle Risale-i Nur üzerinde tamir yaptıklarını iddia eden iftiralar sitesinin, bu “tamirlerine” dikkat çekici bir misal daha verelim.

Tahrif Edilmiş Sözler (sf. 614)

 

“Nasıl ki ışık, cisimlerin görülmesini sağlar…”

Tahrif edilmiş Sözler (sf. 506)

 

“Nasılki ziya ecsamın görülmesine sebeptir….”

 

‘Görülmesine sebeptir’, ‘görülmesini sağlar’ demek değildir. ‘Sağlamak’ şirki işmam eden bir kelimedir. ‘Sebep’ ise Türkçede de kullanılan, maksadı hatarsız şekilde izah eden bir kelimedir.

Tevhidden şirk ve küfür ifadelerine çevirdiğiniz misallerimize burada bir ara verip, Risale-i Nur’da yer alan ve sizin nazarınızda zararlı olduğu için sözde tamir ettiğiniz başka bir örneğe temas edelim.


Risale-i Nur’da Lem’alar kitabında Tesettür risalesinde yer alan ve büyük küçük, cahil alim İstisnasız olarak herkesin kolayca anlamış olduğu “çarşaf” kelimesini de sadeleştirmek değil, kendi itirafınızla tamir ederek zararlı olmaktan çıkartmışsınız.

Zira çarşafın ne olduğunu herkes zaten çok iyi bildiğine göre, anlaşılabilsin diye sadeleştirmeye tabi tutmaya gerek yoktu. Fakat sizin tahrif faaliyetlerinizin kapsamı, kendi itirafınızla birlikte Risale-i Nur’daki kelimelerin sadece kolayca anlaşılıp anlaşılamıyor olması hususunu içermiyormuş, bunun yanı sıra okuyanlar için “zararlı” olacak ifadelerin çıkartılıp tamir yapılması hususunu da içeriyor.


Bu yüzden Tesettür risalesinde tam iki defa geçen ve sizce zararlı olan çarşaf kelimesini örtü ve tesettür olarak düzelterek başta ehl-i iman olmak üzere tüm insanlık alemi için büyük bir tamir hizmetinde bulundunuz.

Madem Tesettür risalesinden söz açıldı, biz de yine Tesettür risalesi içinde Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin güzel bir tesbitini içeren ehemmiyetli bir bölümü, siz “tamircilere” ithaf edelim.

 

“Bîçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki: Bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor.” Lem'alar ( 201)


Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar!.. Allah bu hemşirelerimi de bu serserilerin şerlerinden muhafaza eylesin, âmîn.

Lem'alar ( 203 )


 

Sizlerin Risale-i Nur’u “tamir etme” anlayışınız öyle bir dereceye vardıki, 17. Lem’ada geçen “Bil ey gafil, müşevveş Said!” ifadesini “Bil ey gafil, aklı karışık Said!” şeklinde tamir ettiniz. Sizler müşevveş kelimesinin karmaşık, zor anlaşılan anlamında olduğunu bilmeyecek kadar cahil misiniz? Hiç orada akıl ifade eden bir kelime var mı ki siz ‘aklı karışık Said’ dediniz? Eğer cahilliğinizden dolayı bu hakarette bulunmuşsanız, çekin o menhus ellerinizi Risale-i Nur’umuzun üzerinden.


Yine Sözler kitabında geçen “Sözler'de kusur varsa, benim fehm-i kâsırıma aittir.” İfadesini de “O Sözlerde kusur varsa benim sığ anlayışıma aittir..”şeklinde kendinizce düzeltmişsiniz. Fehm-i kâsırıma ifadesini sığ anlayışıma şeklinde, sizlerin sığ anlayışınızla sözde düzelttiğinizi zannederken , hiç mi eliniz titremedi ve vicdanınız sızlamadı?

 

Madem ilk okunduğunda veya dinlendiğinde bir anda anlaşılamayan kelimelerin herkes tarafından kolayca anlaşılabilmesi için bu kadar iştiyaklı ve heveslisiniz, o halde çok bağlı olduğunuz Fethullah Gülen hocanızın sohbet ve kitablarında kendisi için sıklıkla kullanmış olduğu ve dilimizdeki tahribat nedeniyle yeni nesil gençler arasında ne anlama geldiği kolayca anlaşılamayan “kıtmir” kelimesini de günümüz lisanında ne anlama geliyorsa, niçin o şekilde sadeleştirmiyorsunuz? Ne oldu? Niçin bir anda susup kaldınız öyle? Oysa Üstad Bediüzzaman Hazretlerine sahteleştirdiğiniz kitablarınızda aklı karışık ve sığ anlayışlı derken hiç de tereddüt yaşamamıştınız. Üstelik sizi Üstadımıza karşı yapmış olduğunuz bu hakaretleriniz hakkında uyaranlara karşıda, kendinizi haklı göstermeye çalışarak hakaret içerikli o sözlerinizi, iftiralar sitenizde müdafaa etmiştiniz.


Son olarak Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nur’da istimal etmiş olduğu, fakat sizin sığ anlayışınızın iktizasınca sert olduğu için zararlı olmaktan kurtarıp tamir ettiğinizi gösteren, Sözler kitabından Altıncı Sözde yer alan acaib bir misali verelim.



Orijinali: "Ey göz, güzel bak! Âdi bir kavvad nerede"

Tamir edildiği iddia edilen sahteleşmiş hali: "Ey göz güzel bak! Adi yol gösterici nerede"

Kavvad sizin lugatınızda yol gösterici mi demek?!

Kavvad: Arsız, pezevenk, deyyus, kaltaban, gayretsiz (Lûgat A.Y.)

 

Ne zamandan beri kavvadlar yol gösterici oldular? İşte bu misal, sizin sahte kitablarınızı okuyanların ne gibi acınacak hallere düşeceklerini gösteren çok güzel bir örnek.

Siz Risale-i Nur’u sahteleştirmekle istediğiniz kadar tamir yapıyoruz deyin, biz, Risale-i Nur’un orijinal metinlerinin, her nev’i dalalet ve dinsizlik cereyanlarına karşı kıyamete kadar geçerli olacak şekilde, külli bir tamir, ıslah ve tedavi vazifesini ve hizmetini gördüğüne aynelyakin derecesinde şahidiz.Risale-i Nur’un hem bu asırda hem de istikbalde ne derece büyük bir tamir hizmeti gördüğüne dair, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bazı ifadelerini, aklı ve kalbi bozulmamış kardeşlerimiz için aşağıda paylaşıyoruz.


“Risale-i Nur, yalnız bir cüz'i tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor. Belki külli bir tahribatı ve İslamiyeti içine alan, dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal'ayı tamir ediyor. Ve yalnız hususi bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor, belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsid aletler ile dehşetli rahnelenen kalb-i umumiyi ve efkar-ı ammeyi ve umumun bahusus avam-ı mü'mininin istinadgahları olan İslami esaslar ve cereyanlar ve şeairler kırılması ile bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumiyi, Kur'an'ın i'cazıyla ve geniş yaralarını Kur'anın ve imanın ilaçları ile tedavi etmeğe çalışıyor.”

(Kastamonu Lahikası sh 30)

 

“Malumdur ki; bir adamın bir günde harab ettiği bir sarayı, yirmi adam yirmi günde yapamaz ve bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lazım gelirken; şimdi binler tahribatçıya mukabil, Risale-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı pek harikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirinde mu'cizevari muvaffakıyet ve fütuhat görülecekti.”

“Cenab-ıHakk'a şükür ki; Risale-i Nur bu müdhiş tahribata karşı, girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor.”

(Kastamonu Lahikası sh 149)

 

“Risale-i Nur, Kur'an-ı Hakim'in bir mu'cize-i maneviyesi ve bu zamanın dinsizliğine karşı manevi atom bombası olarak solculuk cereyanlarının maneviyat-ı kalbiyeyi tahribine mukabil, maneviyat-ı kalbiyeyi tamir edip ferden ferda iman-ı tahkikiden gelen muazzam bir kuvvet ve kudrete istinadı okuyucuların kalblerine kazandırıyor. Ve bu vazifeyi de yine mukaddes Kur'anımızın ilham ve irşadıyla ve dersiyle ifa ediyor.”

(EmirdağLahikası-1 sh 8)

 

“Şimdi tahribat manevi olduğu için ona mukabil tamirci manevi bir atom bombası lazımdır. İşte bu zamanda tahribatın manevi olduğuna ve ona karşı mukabelenin de ancak tamirci manevi atom bombasıyla mümkün olabileceğine kat'i bir delil olarak üniversitenin mebde' ve çekirdeği olan Risale-i Nur'un bu otuz sene içerisinde Avrupa'dan gelen dehşetli dalalet ve felsefe ve dinsizlik hücumlarına bir sed teşkil etmesidir. O manevi tahribata karşı Risale-i Nur tamirci ve manevi bir atom bombası olmuş.”

(EmirdağLahikası-2 sh 186)

 

“O dinsizlik cereyanı manevi tahribat nev'inden olduğundan, karşısında bir manevi mukabele olmalıdır. Hakaik-i Kur'aniyenin lemaatı olan Risale-i Nur manevi tamirci bir atom bombası olarak, bu dalalet cereyanına mukabele edebilir ve etmiştir.”

(EmirdağLahikası-2 sh 196)

 

“Hem bütün her asırda gelen meb'uslar, veliler keşfiyatlarında, "Birisi gelecek, şarktan bir nur zuhur edecek" diye Risale-i Nur'un şahs-ı manevisini ve Üstadımın şahs-ı manevisini ve talebelerin şahs-ı manevisini görüp, bütün ümmet-i Muhammed'e (A.S.M.) Risale-i Nur'un faziletini, ehemmiyetini, kıymetini ve emr-i Peygamberi ile bütün ümmet virdlerinde azab-ı kabirden ve ahirzamanda gelecek fitneden, Deccal'ın şerrinden istiaze etmelerini ve yapacağı maddi ve manevi tahribatını Risale-i Nur tamir yaptığını görmüşler. Müjdeler, beşaretler, işaretler, remizler ile haber verdiklerini, Risale-i Nur, Eskişehir, Denizli, Afyon, İstanbul gibi hadisat-ı alem ile göstermiş.”

(Barla Lahikası sh 143)

 

Evet Risale-i Nur, o tahribatı Kur'anın elmas hakikatleriyle ve Kur'an-ı Kerim'deki en kısa ve en müstakim bir tarikle tamir ve o yaraları, Kur'an-ı Hakim'in eczahane-i kübrasındaki edviyelerle tedavi ediyor ve edecektir.”

(Sözler - Konferans sh 771 Bediüzzaman Said Nursi)


Selam Hüdaya tabi olanlara, bütün levm ve itab da heva ve hevesine tabi olanların üzerine olsun.

 

(Talib-i Hakikat 02.05.2013)